bugün
yenile
    1. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      albert camus'un türkçeye düşüş olarak tercüme edilen romanı. camusnun daha cok bilinen yabancisına göre bazı açılardan daha üstün bulduğum, bakıp da göremediklerimizin, görüp de anlayamadiklarimizin keskin bir dille anlatildigi kitaptir... "...hepimiz, yargıç olduğumuza göre, hepimiz suçluyuz birbirmizin karşısında; kendi zavallı halimize uygun düşen biçimde çarmıha gerilen, neden olduğunu da bilmeyen birer "isa"yız, herbirimiz..." "... bazen, yalan söyleyen, doğru söyleyenden daha aydınlatıcıdır. gerçek, tıpkı ışık gibi, insanın gözünü köreltir..."
      0demek paraşüt burdan geliyormuş. para-chute. - acayip hayvanlara yann tiersen 26.01.2016 02:14:47 |#2524444
    2. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "insanları seviyorum, çünkü düşüşlerini gördüm."
    3. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi, her şeyi feda etti ona, dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile, ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. canı sıkılıyordu, hepsi bu, insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu. böylece karmaşa ve dram dolu bir yaşam yaratmıştı kendine. bir olayın olması gerek, insan bağlantılarından çoğunun açıklaması işte bu. bir olayın olması gerek, hatta aşksız bir köleliğin, hatta savaşın ya da ölümün bile. o halde yaşasın ölü gömme törenleri! --- spoiler --- ''gelecekti tarihçilerin bizim için ne diyeceklerini düşünüyorum bazen. günümüz insanı konusunda bir tümce söylemek yetecektir onlara: zina ediyordu ve gazete okuyordu.''
    4. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      albert camus favori yazarlarımdan biri. yabancı'yı da veba'yı da zevkle okudum. fakat bu kitap daha yarısındayken tepeye yerleşti gözümde. bitirdiğimde ise tadı damağımda kaldı. üstünden biraz zaman geçtikten sonra bir tur daha dönmek lazım. böyle kitapları bir defa okumak yetmiyor. defalarca tüketmek lazım. "yargısız cezaya dayanılabilir. zaten onun masumluğumuzu garantileyen bir adı vardır: mutsuzluk."
    5. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "daha kötüsünü tanıdım ben, insanların yargısını. onlar için hafifletici nedenler yokur, iyi niyet bile suç olarak düşünülür."
    6. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      türkçeye ‘düşüş’ olarak geçmiş bir albert camus kitabıdır. beni heyecanlandıran kitaplardan biri oldu. bu entriyi de büyük bir hevesle yazıyorum. hatta daha rahat yazabilmek için pc’den girdim sözlüğe. açıkçası beni yabancı’dan daha çok etkileyen bir kitap oldu. camus’un sohbet eder tarzda yazışı da buna bir etken. kitaptaki kahraman kendi üzerinden ve işin içine bizi de katarak çok güzel bir toplumsal eleştiri yapmış. okuyan her kişinin kendinden bir şeyler bulabileceği bir kitap olmuş. kitabı yavaş yavaş bitmesini istemeyerek okudum. hatta bittikten sonra bir daha üzerinden geçtim. şimdi de size beğendiğim yerlerden birkaç kesit vereceğim. --- spoiler --- “bakın,dostu hapse atılan bir adamdan söz ettiler bana, adam her akşam evinde yerde yatıyormuş, sevdiği kişiden esirgenen bir rahatlıktan yararlanmamak için. kim, aziz bayım, kim yatar yerde bizim için?” “insanın egemen olmaktan ya da hizmet görmekten vazgeçemeyeceğini biliyorum. her insanın temiz hava gibi, kölelere gereksinimi vardır.kumanda etmek soluk almak demektir, bu kanıdasınız, değil mi? en nasipsizler bile soluk almayı başarır.toplumsal merdivenin en altında bulunan kimsenin bile bir eşi ya da çocuğu vardır. bekarsa bir köpeği vardır. kısacası asıl olan karşıdakinin yanıt verme hakkı olmaksızın insanın kızabilmesidir.’babaya yanıt verilmez’ formülünü bilirsiniz, değil mi? bir anlamda bu formül tuhaftır.sevilen kişiye değil de kime yanıt verilir bu dünyada?” “bir kız, iki dirhem bir çekirdek giyinmiş bir oğlan ile evlenmesine engel olan babasına, ‘bunu ödeyeceksin’!’ diyordu. kız kendini öldürdü ama babası hiç de bir şey ödemedi. herif balık avlamayı çok seviyordu. üç pazar sonra yeniden ırmağa dönüyordu, ‘unutmak için’,diyordu buna. hesap doğruydu, unuttu.” “biz kendimizden iyi olanlara nadir olarak bel bağlarız. daha çok onların toplumundan kaçarız. tersine çoğu zaman kendimize benzeyen ve zayıf yanımızı paylaşan kimselere açarız içimizi. demek ki kendimizi düzeltmeyi ya da iyileştirmeyi istemeyiz. önce kusurlu diye hüküm giymemiz gerekir. yalnızca acınmayı ve yolumuzda cesaretlendirilmeyi dileriz.” --- spoiler --- kitap hakkında yazılacak, konuşulacak çok şey var. hatta anlamayıp birkaç kez okuduğum yerler de var. ama size tavsiyem sözlük yazarları: okuyun.